
İçeriği Puanlamak İstermisiniz ?
Nilgün Marmara, Türk şairlerinden biridir ve 1958-1987 yılları arasında yaşamıştır. İşte Nilgün Marmara’nın hayatı ve eserleri hakkında detaylı bilgi:
Hayatı:
- Nilgün Marmara, 26 Şubat 1958 tarihinde İstanbul’un Kadıköy ilçesinde dünyaya geldi. Göçmen bir ailenin kızıydı. Annesi Vidinli Perihan Hanım, babası yönetim koordinatörü Plevneli Fikri Bey’dir.
- İlkokulu Kadıköy Gazi Mustafa Kemal Paşa İlkokulu’nda okudu. Daha sonra Maarif Koleji’nde eğitim aldı.
- Annesi Perihan Hanım, zengin bir kütüphane oluşturmuştu. Marmara, Maarif Koleji yıllarında iyi bir yabancı dil eğitimi aldı ve çeşitli türlerde kitaplar okuma fırsatı buldu.
- İstanbul Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne girdi, ancak üniversitedeki siyasi gruplardan rahatsızlık duydu. Türkoloji’de sanatçı olunamayacağını düşündü ve sınava yeniden girerek İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandı.
- 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünden “Sylvia Plath’ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi” adlı bitirme teziyle mezun oldu.
- Eşi Kağan Önal ile evlendi ve Libya’ya gittikten sonra 1986’da İstanbul’a döndü.
Eserleri:
- Nilgün Marmara’nın eserleri genellikle depresyon, ölüm, varoluş, aşk gibi ağır temaları işler. Şiirlerinde dışavurumcu bir dil kullanır ve içsel çatışmalarını yansıtır.
- Hayattayken eserlerini yayımlamayan Marmara’nın şiirleri, ölümünden sonra Daktiloya Çekilmiş Şiirler (1988) adı altında yayımlandı.
- Ayrıca, Kağıtlar (2016) adlı kitabında günlükleri ve yüksek lisans tezi yer almaktadır.
Ölümü:
- Nilgün Marmara’nın hayatı, psikolojik sorunlarla mücadele ettiği zorlu bir dönemi içerir. Bipolar bozukluğu olan şair, tedavi olmayı reddetti.
- Sağlık durumu kötüleştikçe çevresiyle olan ilişkileri bozuldu, paronoid sanrılar görmeye başladı ve depresif epizotlar yaşadı.
- 13 Ekim 1987 tarihinde, 29 yaşında, Kızıltoprak’taki evinin penceresinden düşerek intihar etti.
Nilgün Marmara’nın eserleri, özellikle depresyon, varoluş ve aşk gibi derin duyguları işlemesiyle bilinir. Şiirlerinde kullanılan dışavurumcu dil ve içsel çatışmalar, onu Türk edebiyatında önemli bir figür haline getirmiştir.